İSTANBUL TERAPİ MERKEZİ

Randevu 0544 724 36 50

  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • http://www.facebook.com/psikologpedagogdoktor
  • http://www.twitter.com/pedagoglar
Çocuk Ergen Terapisi
Yetişkin & Bireysel Terapi
Evlilik & İlişki Terapisi
Aile Terrapisi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam7
Toplam Ziyaret156993
Üyelik Girişi
Köşe Yazıları
Aile ve Çift Danışmanı Psikolog Atakan Şahin 05057675885
- Mutlu Evliliğin Sırları Nelerdir -

Bireysel Aile Psikolog Fulya Beyribey +90 (546) 932 46 24
İnsan Neden Yalnız Hisseder?

çocuk gelişim uzmanı Suzan SEVİNDİK
ÇOCUKLAR NEYİ UNUTMAZ

Dr. Mehmet A. Eroğlu Yaşam-Eğitim Koçu 0544 7243650
İkigai

evlilik cinsel terapist nesrin örek 05057675885
ERKEKLERDE GÖRÜLEN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

Kişisel gelişim testleri 0505 767 5885
- Başkalarıyla Yaşayabilme Testi -

Psikolog BARIŞ YILMAZ
- ANLAŞILMAK İSTEYEN KADIN NE YAPMALI –

Psikolog Buse Yeğin
YEME BOZUKLUĞU NEDİR?

Psikolog Pedagog İstanbul Aile ve Çift terapisi
Dr. Psk. Aile Evlilik Çift Danışmanı Ekrem ÇULFA hakkında yazılan yorum, tavsiye, öneri ve faydalar

sinem sayışman05057675885
METROPOLİTAN OKUL OLGUNLUK TESTİ

Sosyolog Merve Ege tel 0505 767 5885
İntihar

Uzman Klinik Psikolog Şakir ERNAS 05426763032
Pazartesi sendromu nedir?

uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Uzman Psikolog Filiz Gülgör
- HER ÜZÜNTÜ DEPRESYON DEĞİLDİR -

yaşamkoçuvepsikolog ayşimçulfa
Ebeveynler Çocuklarının Karne Notları İle ilgili Nasıl Bir Tutum İçinde Olmalılar?

Uzman Klinik Pedagog Psikolog Gülten Demirdöven 0533 373 81 23
BOŞANMALAR ÇOCUKLARI NASIL ETKİLİYOR?

Uzman Klinik Psikolog Pedagog Gülten Demirdöven 0532 158 35 55
Kitap okuyan insan özellikleri-Kitap Okumanın Faydaları-Kitap Okumayı Sevdirme Yolları

Asist Prof Dr Muhsin Yılmazçoban 0533 373 81 23
İstanbulda AİLE EVLİLİK ATÖLYESİ

MyLife Psikolojik Danismanlik 0532 158 35 55
👨🏻‍🏫👩‍🏫Yabancı sınıf arkadaşlarımla nasıl daha cesur iletişim kurabilirim? Sesimi nasıl duyurab

istanbuldanışmanlık ve koçluk merkezi psikologpedagog 05057675885
Çocuğunuza Sınır Koymakta Zorlanıyor musunuz?

Pedagog istanbul Kadikoy Bakirkoy 0533 373 81 23
Bir Pedagog Gözüyle Terapi

Psikolog Seden Nazlı Basak 02163476003
ÇOCUKLAR DA DEPRESYONA GİRER

Psikolojik Danisman Nurdan Begum Kaplan 05369712883

Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Saat
www.AldatanKadinAldatanErkek.com
Site Haritası
Takvim
istanbul Öğrenci Koçu Psiko Eğitim Koçu 0544 724 36 50
Uzman Psikolog Filiz Gülgör
filizgulgor@hotmail.com
- HER ÜZÜNTÜ DEPRESYON DEĞİLDİR -
13/03/2018

-        HER ÜZÜNTÜ DEPRESYON DEĞİLDİR -

 

   Üzüntü, kayıp veya hayal kırıklığı yaratan olumsuz bir olayı çarpıtmadan tarif eden gerçekçi algılar tarafından yaratılan, normal bir duygudur.

   Depresyon ise her zaman, bir şekilde çarpıtılmış düşüncelerin neden olduğu bir hastalıktır. Örneğin, sevdiğiniz biri ölünce, haklı olarak “onu kaybettim, paylaştığımız dostluğu ve sevgiyi özleyeceğim “ diye düşünürsünüz.

   Kayıp ya da sizin için önemli bir kişisel hedefe ulaşma çabalarınızdaki başarısızlığın ardından depresyon ya da üzüntü gelişebilir. Üzüntü çarpıtma olmaksızın aniden gelebilir. Bir duygu akışı vardır ve belli zaman sınırı da içerir. Hiçbir zaman özgüveninizin azalmasını gerektirmez. Depresyon ise donmuştur sürekli olma ya da sürekli tekrar etme eğilimini ve her zaman kendine güvenin kaybedilmesini getirir.

   Sonuç olarak hisleriniz, onlara yüklediğiniz anlamlardan oluşacaktır. Dr. David Burns’un belirtiği gibi “çektiğiniz acının önemli bir kısmı düşüncelerinizdeki çarpıtmalar yüzündendir” der. Bu çarpıtmalardan kurtulduğunuzda ise “gerçek problemle” uğraşmanın daha az acı verici olduğunu göreceksiniz.

 

Öfke Problemleri ve Öfke Kontrolü İçin Öneriler

 

Öfke, hoşnut olunmayan durumlara karşı verilen temel duygulardan biridir. Günlük hayatta sinirimizi bozan birçok olayla karşılaşırız. Trafikte hatalı sollayanlar, sıkıştıranlar, işyerinde işini ihmal edenler, hakaret eden patronlar,  aşağılayan müdürler, anlayışsız arkadaşlar, baskıcı ve bunaltıcı anne babalar ve aşırı hırs bu olayların bazılarıdır. Bu tür olaylara uygun tepkiler verildiğinde, öfke gayet sağlıklı bir duygudur.

Diğer taraftan bakıldığında geçmişimizde yani çocukluğumuzda yaşadığımız olumsuz aile sorunlarıdır. Ailesi tarafından dövülen çocuklar saldırganlığı bir sorun çözme yöntemi olarak benimser. Ailesi ya da öğretmeni tarafından önemsenmemek bir saldırganlık etkenidir. Çocuk normal yollardan dikkat çekemediğini görünce öfke ve saldırganlığı seçer. Televizyonda şiddet içerikli görüntülere maruz kalan çocuklarda öfke sorunlarının arttığı tespit edilmiştir. Saldırganlık temalı filmler, haberler ve müzik klipleri çocuğun saldırgan olmasında etken olabiliyor.

 

 

 

Öfkeyi kontrol ederken amacımız ne olmalıdır?

Öfkeyi kontrol etmenin amacı, insanın bu duygusunu saldırgan davranışlara dönüştürmeden, kendisine ve çevresine zarar vermeden doğru olarak ifade etme becerisini kazanabilmesidir. Yetersizlik, acizlik, kıskançlık, korku, endişe, yalnızlık, itilmişlik ve de anlaşılamamak öfkeyi ortaya çıkaran duygulardır. Öfkenin kaynağı olan bu duyguları paylaşabildiğiniz, anlayabildiğiniz ve doyurabildiğinizde aktarımı daha olumlu olacaktır.

Amacınız öfkeyi tamamen yok etmek değil, öfkenin aktarımında çevrenize zarar vermesini önlemektir. Öfke, doğal ve geçici bir duygudur, her insan yaşar. Önemli olan sinirinizin ve öfkenizin saldırgan davranışlara ve kine dönüşmemesidir. Öfkenizi sağlıklı bir biçimde aktarabilmek için önce kendinizi tanımanız ve isteklerinizi bilmeniz gerekir. Duygularınızı açıkça ifade edebiliyor ve sorumluluklarınızı biliyorsanız, olumsuz duygularınızı da karşı tarafa sağlıklı bir biçimde aktarabiliyorsunuz demektir. Ne istediğini bilen, duygularını tanıyan ve düşüncelerini tespit eden insan, hislerini de doğru bir şekilde ifade eder.

 

Öfkeli insan olayları nasıl algılar?

Öfkeli olan insan, olayları istemeden abartılı ve çarpıtılmış olarak algılar. Öfkeli insanlar genellikle düşünmeden yargılama ve bu yargıları yönünde davranma eğilimindedirler. Öfkeli olduğunuzda önce yavaşlayın, gösterdiğiniz tepkileri gözden geçirin, aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin, asıl söylemek istediğiniz şeyi düşünün, karşınızdaki kişinin söylemeye çalıştıklarını dinlemeye ve anlamaya çalışın, hemen cevap vermeyin.

Öfkenizin altında yatan gerçek düşünceyi bulmaya çalışın. O ortamdan bir süre uzaklaşıp, sakinleşmeye çalışın. Kendinizin ve karşınızdakinin öfkesinin kontrolden çıkmasına izin vermeyin.

 

 Derin nefes alıp verme egzersizleri yapıp, sakinleştirici durumlar hayal etmeye çalışın. Bu sıra da kendinize "Sakin ol!" ya da "Gevşe!" diyerek telkinlerde bulunun. Unutulmamalıdır ki, öfke duygusunu yok edemeyiz, mutlaka öfkelenmenize sebep olacak olaylar yaşanacaktır. Yaşamda her zaman için engellerle, kayıplarla ve istemediğiniz durumlarla karşılaşma olasılığınız vardır. Bunu değiştirmek bazen imkânsızdır. Olaylara bakış açınızı değiştirmek çoğunlukla sizin elinizdedir.

 

Bakış açımızı değiştirmek ne işe yarar?

Bakış açınızın değişmesi, olayların sizde yarattığı öfke duygusunu taşınabilir boyuta indirgemenize ve doğru biçimde ifade etmenize yardımcı olacaktır.

 

Öfke daha çok ne zaman işe yarar?

Öfkenin sağlıklı ve işe yarar olabilmesi için öncelikle varlığının kabul edilmesi ve tanınması gerekir. Öfkenin ifadesi kişiden kişiye değişiklik göstermektedir Bazı kişiler bu tür duygularını sıklıkla bastırmayı, yok saymayı ya da inkâr etmeyi tercih ederken, diğerleri öfkeyi bir süre bastırıp daha sonraları patlamalar şeklinde ifade eder. Bir kısım birey ise öfke ile davranmayı bir adeta yaşam biçimi haline getirmiştir. 

 Aslında öfkenin ifadesinde sadece ortaya koyma ya da bastırma tarzında iki seçenek yoktur, kişilerin kendi öfkelerini, kaynaklarını ve öfkeyi ortaya koyma biçimlerini anlaması çok önemlidir. Uzman, psikolog, sağaltımcı veya psikolojik danışmanlık yardımı alan kişilere;  ev ödevleri ve yaşantısal örnekler yoluyla bireylerin kendi öfkelerini tanıma ve anlama becerilerinin geliştirilmesine çalışılır. Öfke ve saldırgan davranışların bir problem çözme aracı, bir öç alma, intikam yolu, başkalarını suçlama, şiddet göstermeye veya suç işlemeye, başkalarını kontrol etme yolu ve bir haklı olma yolu olmadığının anlaşılmasına yönelik çalışmalar yapılır. Bu özelliklerin farkına varan bireyler öfkeyi işlevsel olarak kullanabilmekte ve daha sağlıklı yollarla ifade etmeyi becerebilmektedirler. Genel olarak öfkenin uygun bir biçimde ele alınabilinmesi konusunda yani öfke yönetimi ve öfke kontrolünde kullanılan yöntemler oldukça çeşitlidir. Burada önemli olan kişinin ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılabilecek uygun profesyonel yaklaşımın bulunmasıdır.

Kendi öfkenizi tetikleyen durumları ve öfkenizin biçimini tanımlayın. Kendi kendinizi sakinleştirmeye yönelik egzersizleri düzenli olarak yapın. Derin nefes alın, nabız atışlarınızı ve nefesinizi kontrol altına alın. Kendinize, sizi sakinleştirecek cümleler söyleyin. Kendinizi, kontrol etme konusunda kararlı olun. Şiddete yönelik davranışları asla kabul edilebilir çözümler olarak değerlendirmeyin.

Öfke duygusuna evet ancak bu duyguyla davranmaya hayır, bağırmayın, vurmayın. Çevrenizdekileri, öfkelendiğinize dair bilgilendirin. Kendinize zaman tanıyın. Eğer mümkün ise kendinizi aöfkeli olduğunuz ortamdan hemen uzaklaştırın ve sorunla ancak kontrolünüzü yeniden kazandığınızda uğraşın.

 Problemi açıklığa kavuşturmaya çalışın ve çözümü aramaya odaklanın. Bol bol gülün ve espri yeteneğinizi kullanın olaya yeni bir bakış açısı ve yeni bir çerçeve kazandırın. Kişisel saldırılara cevap vermeyin kişiselleştirmekten kaçının

Yaşamınızı zorlayacak boyutlarda öfke sorunları yaşadığınızı fark ediyorsanız bir uzmandan yardım almak en iyi yöntemdir. Aksi takdirde biriken öfke sağlığınızı bozmakta ve birçok hastalığın sebebi olabilmektedir.

Filiz GÜLGÖR-Aile ve Çocuk Danışmanı

MYLİFE PSİKOLOJİK DANIŞMANLK VE KOÇLUK MERKEZİ : 0505 767 58 85



1494 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

- ÇOCUKLARDA HAYALİ ARKADAŞ - - 13/03/2018
Hayali arkadaş, hayal ile gerçek arasındaki farkın çok belirgin olmadığı okul öncesi dönemde sık görülen bir durumdur